Türkiye’nin ilk özel vakfı Vehbi Koç Vakfı’nın her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanlarında verdiği Vehbi Koç Ödülü, bu yıl sağlık alanında verildi. Bu yılki ödül de Rockefeller Üniversitesi’nde Metabolik Düzenleme ve Genetik Bölümü Başkanı olan genç bilim insanı Doç. Dr. Kıvanç Birsoy’a takdim edildi.
Ödülünü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç’tan alan Birsoy; Koç Ailesi’ne, Vehbi Koç Vakfı yöneticilerine ve seçici kurula teşekkürlerini ileterek, bu ödülü almanın gururunu yaşadığını belirtti. Birsoy, ayrıca kendisini yalnız bırakmayan aynı zamanda bilim partneri olan eşi Doç. Dr. Özge Birsoy’a ve oğlu Efe’ye de teşekkürlerini sundu.
Doç. Dr. Kıvanç Birsoy, ilkokuldan itibaren doktor olmasını isteyen ailesinden gizlice tek tercih yapmış ‘’Moleküler Biyoloji ve Genetik’’ dalını seçmiş. Gürsoy, ‘’Bunu aileme açıkladığımda annemin suratını hiç bu kadar beyaz görmemiştim. Ama sonuçta istediğimi yaptım’’ dedi.
İLGİLENDİĞİ ALAN KANSER VE METABOLİZMA
Doç. Dr. Kıvanç Birsoy, gecede, kanser ve çalışmaları hakkında da çarpıcı açıklamalar yaptı. 26 Nobel ödülü alan Rockefeller Üniversitesi’nde, Türkiye’den de araştırmacıların yer aldığı bir ekibe liderlik eden Doç. Dr. Kıvanç Birsoy, çalışmalarının besinlerin hücrelere etkileri yönünde olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
‘‘2015 yılında kurduğum laboratuvarımızda, kanser hücrelerinin enerji ihtiyaçlarını ve besin kullanım mekanizmalarını araştırarak biyomedikal alanda öncü çalışmalar yürütüyoruz… Yani bizim ilgilendiğimiz alan kanser ve metabolizmadır…
Metabolizma vücudumuzun içindeki bütün kimyasal reaksiyonların toplamına verilen isimdir… Hücrelerimiz devamlı kimyasal reaksiyonlar geçiriyor. Hücrelerimiz bu sayede yaşıyor. Onların yapı taşları da yediğimiz besinlerdir…
VÜCUDUMUZDAKİ HER ORGANIN FARKLI BESİNE İHTİYACI VAR
Besinleri yediğimizde onları sindirim sistemimiz sayesinde küçük yapıtaşlarına dönüştürürüz. Bu küçük yapı taşı olan besinler de kanımıza karışıp, bütün organlarımıza, bütün hücrelerimize dağılıyor. Bu sayede enerjimizi, kaslarımızın kasılmasını, kalbimizin atmasını, beynimizin düşünmesini sağlıyorlar…
Vücudumuzdaki her organın farklı tür besinlere ihtiyacı var. Örneğin yemekleri yediğinizde değişik yapı taşları vücudunuzun her tarafına yayılıyor. Ancak bazı organlar sadece belli besinleri tercih ediyor. Örneğin beynimiz şeker seviyor… Kaslarımızın da proteine ihtiyacı var. Çok yemek yediğimizde fazla kalorimiz, fazla besinimiz de yağ hücrelerine gidiyor. Yani her farklı organ yediğiniz yemeklerdeki besinleri çok farklı şekillerde kullanıyor. Bu vücudumuzda çok büyük bir harmoni içinde oluyor… Bunu da çok basit bir örnekle açıklayabiliriz.
YILDA ORTALAMA 1 TON KALORİ ALIYORUZ
Normal bir insan günde yaklaşık 2-3 bin kalori alır. Bunu 365 günle çarparsanız bir insan bir yılda yaklaşık 1 milyon kalori alır. Bir milyon kalori de yaklaşık 1 tona denk gelir, kütle olarak… Ancak biz 1 ton kilo almıyoruz tabii ki. Yarım kilo, 1 kilo alabiliyoruz. Bu yıldan yıla değişebiliyor. Bir şekilde vücudumuz kalorinin ne kadarını kullanması gerektiğini, ne kadarını kullanmaması gerektiğini çok iyi biliyor.
‘TÜMÖRLER SÖZ DİNLEMİYOR’
Belli organların vücuttan gelen sinyalleri dinlemediğine dikkat çeken Doç. Dr. Birsoy, sözlerine şöyle devam etti:
Bu organlardan belki de en önemlisi, hayatımızı mahveden tümör organı, tümör dokusudur… Doku diyorum biraz garip gelebilir ama tümörler de bir organ. Onların içinde de kan damarları var, onların içinde de sinirler var. Onların içinde de değişik, farklı hücreler var. O da bir organ ama tek farkı var. Bütün organlarımız vücuttan gelen sinyalleri dinler…
‘’Büyüme’’ dediğinde ona göre hormonlar devreye girer. Bağışıklık sisteminiz yanlış bir şey olduğunda sorunlu olan bir şeyi öldürür. Fakat, tümörler bunu dinlemiyor. Bağışıklık sistemini önlüyorlar. Onun dışında ‘dur, bölünme’ uyarılarını dinlemiyorlar. Devamlı büyümeye, bölünmeye hatta başka organlara gidip, nüksetmeye, hayatımızı mahvetmeye devam ediyorlar.’’
ONLARIN DA FARKLI BESİNLERE İHTİYACI VAR
15 yıl önce bu özelliklerinin yanında tümörlerin başka bir özelliğini de keşfettiklerini belirten Birsoy, ‘’Bu da tümörlerin de farklı besinlere ihtiyaçları olduğuydu’’ dedi ve bu konuda da şunları söyledi:
Bana belki de bu ödülün verilme sebeplerinden biri de laboratuvarın bunu anlamaya çalışan genetik metotlar keşfetmesidir. Bu metotları kullanarak, hangi kanserlerin hangi tür besinlere ihtiyacı olduğunu anlamaya ve bu sayede de bu besinlerin kanser hücresine girmesini engellemeye çalışıyoruz. Bu da zor bir şey çünkü vücudumuzda birçok metabolit var ve birçok değişik kanser türü var. Ayrıca bunların farklı genetik özellikleri, farklı mutasyonları var. Yani kanser çok çeşitli bir hastalık. Onun için bir besin bir kanserin ihtiyacı olabilir ama başka bir kanserin bu besine ihtiyacı olmayabilir.
‘LENF VE PANKREAS KANSERLERİ KOLESTEROLDEN BESLENIYOR’
Geçtiğimiz yıllarda yaptığı çalışmalarda özellikle lenf kanserlerinin kolesterole karşı aşırı derecede duyarlı, aşırı derecede istekli olan bir mekanizmaları olduğuna tespit eden Birsoy, ‘’Kolesterolleri içlerinde biriktirip, onları kullanarak yaşamaya çalışıyorlar. Pankreas kanseri de hücrelerinin içlerinde belli yağ asitlerini biriktiriyor. Bu yağ asitlerini kullanarak, bağışıklık sisteminin onları öldürmesini, tanımasını engelliyor’’ dedi.
‘ANTİOKSİDAN ALIRKEN DİKKATLİ OLUN’
Diğer ilginç bir çalışmalarının da antioksidanlarla ilgili olduğunu açıklayan Birsoy, ‘’Eminim pek çok kişi antioksidan alıyor. Yaban mersini herkesin yediği bir şey…
Fakat, bizim çalışmalarımız ve başka grupların çalışmaları da gösterdi ki antioksidanların özellikle kansere yakalandıktan sonra inanılmaz kötü etkileri var…
Fazla şekilde antioksidan alınması kanserin büyümesini bunun da ötesinde metastaz yapmasını aşırı şekilde etkileyen bir sebep. Antioksidan alırken, dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
İNSAN HAYATINDA ÇOK GÜÇLÜ ETKİLERİ OLACAK
Daha fazla araştırmaya ve desteğe ihtiyaçları olduğunu da sözlerine ekleyen Birsoy; sözlerini şöyle noktaladı:
‘’Kanımızda, binlerce metabolik besin maddesi var onlarca da değişik kanser türü var. Fakat benim öngördüğüm kanserin besinlerine yönelik çalışmalar 10 belki 20 sene içinde yoğunlaşacak ve eminim insan hayatına da bir yerden sonra çok güçlü etkilerde bulunacak’’ dedi.
Bu habere emoji ile tepki ver
Haber Kaynak : SOZCU.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
12 Mart 2025SPOR
12 Mart 2025GÜNDEM
12 Mart 2025SPOR
12 Mart 2025SPOR
12 Mart 2025GÜNDEM
12 Mart 2025GÜNDEM
12 Mart 2025